Tarihi Resimler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tarihi Resimler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ekim 2018 Salı

Andımızın Yazarı Kim

Reşit Galip
Andımız

23 Nisan 1933’te Türk siyasetçi ve doktor Reşit Galip tarafından yazıldı.

1933 yılında yazılan Andımız şu şekildeydi;
“Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.
Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.”

Andımız
Reşit Galip öğrenciyken gönüllü olarak balkan savaşı'na ve 1. Dünya Savaşı'na katılıp Kafkasya Cephesi'nde savavştı.

Milli mücadele döneminde Tavşanlı'da müdafaa-i hukuk cemiyeti başkanlığı yaptı.

Atatürk’le bazı konularda çatışmalar yaşasa da 19 Eylül 1932’de Milli Eğitim Bakanı Reşit Saydam’ın yerine bakan olarak atandı. Ardından Türk Dil Kurumu’nun başkanlığını üstlendi ve üniversite reformunu başlattı

Anadolu medeniyetleri Müzesi ve Milli Kütüphane’nin kuruluş çalışmalarında yer aldı.

Almanya'daki nazi iktidarından kaçan yahudi bilim adamlarının Türkiye'ye gelmesi için görüşmeleri yapıp, anlaşmayı imzaladı.

Reşit Galip odası
13 ay bakanlık yaptıktan sonra ekim 1933'te zatürre olup, dinlenmesi tavsiye edilince bakanlıktan ayrıldı.


1934 yılında henüz 41 yaşındayken hastalığı nedeniyle hayatını kaybeden Reşit Galip'in öldüğünde cebinde yalnızca 5 lirası vardı. 


27 Eylül 2018 Perşembe

Gizemli Bağdat Pilleri

Bağdat Piller
Bağdat pilleri alman arkeolog Wilhelm Konig tarafından 1938'de ırak’ın başkenti Bağdat’ın yakınlarında bulunmuştur. 2 bin yıllık olduğu düşünülen piller, bilim adamlarını şaşkına çevirmiştir. Konig, 13 santimetre boyundaki toprak bir kabin içine monte edilmiş bir bakir silindir, onun etrafındaki demir çubuk ve testinin ağzını kapatan asfalttan oluşan bu nesneyi dünyanın en eski pili olarak tanımladı.

Gizemli Piller

Konig, düzeneğin beraberinde bulduğu parçalara göz attığında, bir arada kullanılabilen bir sistem meydana geldiğini düşündü ve kıymetli objeleri elektroliz yoluyla kaplamak amacıyla üretilmiş olduğunu ileri sürdü.

İçlerine dökülen asitli sıvıyla etkileşime giren kapaktaki metal çubuk sayesinde elektrik akımı üreten pillerin neden kullanıldığı ise gizemini koruyor. Toprak kavanoz içinde bulunan bu pillerde, içerisi oyuk bir bakır silindir ve onun içerisinde demir bir çubuk bulunuyor. Bakır tüp, bir sıvı ile doldurulabiliyor. 

Bu ilginç tasarım, Wilhelm Koenig’in Mezopotamya’lıların kavanozları limon ya da üzüm suyu ile doldurduğu ve bir elektrokimyasal reaksiyon oluşturduğu iddiasını ileri sürmesine neden oldu. Mısır piramitlerindeki figürlerde yer alan ve kölelerin tuttuğu, ışık yayan dev ampulleri anımsatan tuhaf cihazlara güç vermek için kullanıldığını öne sürenler de var, kendine ait bir heykel yaptıran hükumdarın, heykele dokunanların parmaklarının çarpılmasını sağlamak için bu pilleri kullandığını ve bu sayede halkına kutsal olduğunu iddia ettiğini söyleyenler de. Günümüzdeki alkali pillerin çok azı kadar güç üretebilen bu piller insanlara zarar vermiyorlardı ancak dönemin “büyücüleri” tarafından halkı etkilemek için kullanıldığı ve bu yüzden sırlarının geniş kitlelere açıklanmadığı; bu pillerin hükümdarlar ve büyücüler tarafından sır olarak saklanmış olabileceği düşünülüyor.

Bağdat Pili

Pilin yaşı ve bulunduğu bölge, Pers imparatorluğu ya da İkinci Pers İmparatorluğu dönemlerine ait olduğunu göstermekte. Her ikisinin de savaşçı kimlikleriyle ünlü oldukları ve bilimsel çabalarına dair pek fazla kayıt olmadığı düşünülürse, Bağdat Pili’nin gerçekten çok gizemli bir düzenek olduğuna hiç şüphe yok.

24 Temmuz 2018 Salı

Ulucanlar Cezaevi Müzesi

Ulucanlar Cezaevi İçi

Ulucanlar Cezaevi​

​​Ulucanlar Kapalı Cezaevi, 1925 yılında inşa edilmiştir.Tam 81 yıl faaliyet göstermiş ve bu süre zarfında birçok siyasi ve askeri mahkumun infaz ya da çile durağı olmuştur.

Günümüzde müzeye çevrilen cezaevinin girişindeki “Mahkumiyete gider" tabelası sizi tedirgin eden bir etki bırakır ve yolunuza devam ettiğinizde dar koridorlarda ilerleyince buranın acı dolu geçmişi adeta insanın yüzüne çarpmaktadır

Ulucanlar Müze

​İçeri girildiğinde ilk olarak mahkûmların manzarasından dolayı "Hilton" adını verdikleri iki katlı, yüksek ve dik merdivenli koğuş karşılar.

Ulucanlar Hilton

​Bu koğuşta Türkiye Cumhuriyeti Devleti başbakanlarından Bülent Ecevit'in kaldığını da belirtmeliyim. Daha sonra tecrit odalarına  doğru yönümüzü çevirdiğimizde hücreler en korkunç haliyle karşımıza çıkmaktadır.

Hücrelerin içinde o günleri  daha iyi anlayabilmemiz için bal mumundan yapılmış heykeller ve fona eklenmiş seslendirmeler dikkatimizi çekmektedir.

ulucanlar cezaevi bal mumu


Tecrit odalarının bulunduğu koridorun sonunda havalandırma için çıkılan; ama aslında çıktığınızda nefesinizin daraldığı bir geçite ayak basarsınız... Okurken içinizin sıkıldığı bu tarihi cezaevinin meydanında bulunan Ulu Kavak ağacının önünde kurulan dar ağacında, tam on sekiz can infaz edilmiştir.



Ulucanlar Cezaevi Dar ağacı


Bu sebepten burada yaşanmış olayları okuyarak değil, gidip gezerek, duvarlarlarına dokunarak, hücre parmaklıklarına hissederek tutunmanızı tavsiye ederiz.



Ulucanlar Dar Ağacı


İnfazı gerçekleştirilen bazı isimleri zikredecek olursak askeri infazda;1962-1963 tarihlerinde Darbe girişiminde bulunan Albay Talat Aydemir, siyasi olarak; Mustafa Pehlivanoğlu, Deniz Gezmiş, ​​Hüseyin İnan, Yusuf Aslan gibi 1980'lerin siyasi olaylarına adları karışmış herkesin bildiği isimleri hatırlayabiliriz.

Ulucanlar Cezaevinde Gerçekleşen İdamlar

  1. İskilipli Mehmet Atıf Hoca - 3 Şubat 1926
  2. Babaeski Müftüsü Ali Rıza Hoca - 3 Şubat 1926
  3. Maliye Nazırı Cavit Bey - 26 Ağustos 1926
  4. Dr. Nazım Bey - 26 Ağustos 1926
  5. Milletvekili Hilmi Bey - 26 Ağustos 1926
  6. Nail Bey - 26 Ağustos 1926
  7. Abdulkadir Bey(Eski Ankara Valisi) - 1 Eylül 1926
  8. Süvari Fethi Gürcan - 27 Haziran 1964
  9. Albay Talat Aydemir - 5 Temmuz 1964
  10. Deniz Gezmiş - 6 Mayıs 1972
  11. Yusuf Aslan - 6 Mayıs 1972
  12. Hüseyin İnan - 6 Mayıs 1972
  13. Necdet Adalı - 8 Ekim 1980
  14. Mustafa Pehlivanoğlu - 8 Ekim 1980
  15. Erdal Eren - 13 Aralık 1980
  16. Fikri Arıkan - 27 Mart 1982
  17. Ednan Kavaklı ( Adli Suçlu) - 13 Haziran 1982
  18. Ali Bülent Orkan - 13 Ağustos 1982




Ulucanlar Ceza Evi Gerçekleşen İdamlar


Şair, sinemacı, politikacı her kesimden insanın durağı olan Ulucanlar; Muhsin Yazıcıoğlu, Yılmaz Güney, Necip Fazıl Kısakürek ve Nazım Hikmet gibi Türk edebiyat ve siyasi hayatında isimlerini sıkça duyduğumuz isimleri yâd edebiliriz.

Ulucanlar cezaevinden diğer görüntüler ;




Taş Taşı Ama Laf Taşıma
Mahkumlardan yakalanan zulalar;

mahkum zulaları
1950 yılında bir çocuğun babasına yazmış olduğu bir mektup;

Ulucanlar babaya yazilmis mektup
Fakir Baykurt'a air eşyalar

Fakir Baykurt eşyaları
Hürriyetini Kaybettin Onurunu Kaybetme!

Hürriyetini kaybettin onurunu kaybetme

                                                                                                                      Yazar : Esra Tunçer




13 Haziran 2018 Çarşamba

Kraliçe Victoria ve Akraba Krallar

Kraliçe Victoria ve Aiesi

Daha önce Akraba Krallar yazımızda Avrupa'da akraba olan kralları, Avrupa'nın Amcası lakaplı 7. Edward üzerinden anlatmıştık. Bu yazımızda İngiltere, Almanya ve Rus İmparatorlarının nasıl akraba olduklarını daha kısa bir şekilde anlatmaya çalışacağız.




Fotoğrafta görüldüğü üzere Kraliçe Victoria ailesiyle beraber 1894 yılında poz veriyor. Fotoğrafta Alman Kaiser'i 2. Wilhelm, Son Rus İmparatoru 2. Nikolay ve eşi Çariçe Alexandra da bulunuyor.

Dönemin Avrupasında Kraliçe Victoria, "Avrupa'nın Babaannesi" olarak anılır. Kendisinin Avrupa'da hüküm süren monarşik hanedanlıkların neredeyse birçoğu ile akrabalık bağı vardır.

Victoria, hükümdarlığının 3. yılında Alman Prensi ve aynı zamanda kuzeni olan Prens Albert ile evleniyor. Bu evlilikten tam 9 çocukları oluyor ve bu çocukların 8'i diğer Avrupa hanedanları ile evleniyor.

Kralice victoria, oğlu Edward ve Rus Çarı nicholas ve ailesi.

Özellikle İngiliz, Alman ve Rus İmparatorlarının nasıl akraba olduklarına kısaca değinelim:

Kraliçe'nin en büyük kızının ismi de kendi gibi Victoria'dır. Kızı Victoria, Alman İmparatoru 3. Frederick ile evlenmiş ve çocukları Kaiser 2. Wilhelm tahta oturmuştur.

Kraliçe'nin büyük oğlu 7. Edward, Danimarka Prensesi Alexandra ile evlenmiş ve çocukları 5. George tahta oturmuştur.

Rus Çar'ı 3. Alexander, Danimarka Prensesi Dagma ile evlenmiş ve çocukları 2. Nikolay tahta oturmuştur.

5. George'un annesi Alexandra ve Rus Çar'ı  2. Nikolay'ın annesi Dagma kardeş olduğu için Rus İmparatoru ve Britanya kralı arasında akrabalık bağı oluşmuştur.

Bu hanedan evlilikleri neticesinde İngiliz, Alman ve Rus imparatorları birbirlerinin kuzenleri olmuşlardır.

 ( Yazar : Cengizhan KILIÇOĞLU )


( Link verilmeden yazının paylaşımı yasaktır. )

15 Mart 2018 Perşembe

Şair-i Azam Abdulhak Hamit Tarhan

Şair-i Azam Abdulhak Hamit Tarhan

Abdülhak Hamit Tarhan Hayatı


Abdülhak Hamit Tarhan, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ve Cumhuriyet Türkiye'sinin ilk yıllarında eserler vermiş, modern edebiyatın doğuşunda etkin bir isimdir.

Köklü ve eski bir ulema ailesinin ferdi olarak dünyaya gelmiş, hayatının her döneminde yüksek mevkilerde bulunmuş, dünyanın birçok yerini görme fırsatı yakalamış, çağının büyük ve güçlü bir sanatçısı sayılmıştır. Tanzimatı, Birinci ve İkinci Meşrutiyetleri ve Cumhuriyeti gören; bu devirlerdeki Tanzimat, Edebiyat-ı Cedide, Milli Edebiyat ve Cumhuriyet devri edebiyatlarını yakından tanıyan sanatçı Türk edebiyatında Şair'i Azam (Büyük Şair) sıfatı ile anılır.

1881'de Poti şehbenderliğine (konsolosluğuna) atanan ama beğenmeyen Hamid, birkaç ay sonra Yunanistan’ın Golos şehrine atandı, burada karısı Fatma Hanım ile beraber üç yıl kaldı. 1883’te Bombay konsolosluğuna atandı. Hasta olan karısına havasının yarayacağını düşünerek bu görevi kabul etti. 3 yıl kaldığı Bombay’da doğanın güzellikleri coşkun şiirler için ilham verdi. Ancak Fatma Hanım’ın durumu iyileşmeyip verem teşhisi konulunca ailesi ile İstanbul’a doğru dönüş yoluna çıktı. Fatma Hanım, İstanbul’a varamadan Beyrut’ta vali olan Nasuhi Bey’in konağında hayatını kaybetti (1885). Şair, Beyrut’ta kaldığı kırk gün boyunca her gün Fatma Hanım’ın mezarını ziyaret etti ve ünlü şiiri “Makber 'i” yazdı. Makber’in yayımlanması ile ünü birden arttı, imparatorluk sınırlarına çıktı. O güne kadar düzyazı alanındaki eserleriyle tanına Hamit, eşinin ölümünden sonra şairliği ile anılır oldu.

İstanbul'a döndüğünde kendisini edebiyata verdi; karısıyla ilgili “Ölü”, “Bunlar O'dur”, “Hacle” eserlerini yayımladı ve Hindistan izlenimlerini kaleme aldı.

Abdülhak Hamit Tarhan Evlilikleri

Eşine olan aşkından Makber'i yazan Abdülhak Hamit Tarhan, eşi vefat ettikten sonra birçok evlilik yapmıştır.

1890’da Nelly Clower adlı İngiliz bir hanımla evlendi.
Nelly 1911 yılında vefat edince aynı yıl Cemile hanım ile evlendi. Evlilikleri uzun sürmedi.
1912 yılında Belçikalı Lucienne ile evlendi. 1920 yılında ayrıldılar.

I. Dünya Savaşı sonunda Viyana’ya gitti. Burada sıkıntılı, parasız günler geçirdi. Türkiye’de geniş yankılara yol açan “Şair-i Azam” adlı şiirini Tanin Gazetesi’nde yayımladı.

İtalyan bir kont ile evli olan eski eşi Lucienne ile yazışmayı sürdürdü.  1927 yılında Lucienne, eşini ve kontes ünvanını terk edip kendisine döndü.

Son eşi Lucienne hanım vasıtası ile dönemin reklamlarına konu olmuştur.

Abdülhak Hamit Lucienne reklam

"biox gayet iyi bir dişmacunu olduğundan memnuniyetle istimal olunur.

Yazdığı Zeynep ve Finten adlı piyes hükumetçe tepki gördü.  Hamit’in rütbesi alındı ve görevinden azledildi. Hamit, bir daha eser yazmamak üzerine söz verince maaşı arttırıldı, rütbesi geri verildi ve Londra’daki görevine geri gönderildi

Milliyet gazetesi'nin 16 mart 1933 tarihli nüshasında başlayan "dil anketi"ne verdiği yanıtlarda, aşağıdaki türkçe karşılıkları teklif etmiştir:

baht karşılığı olarak: alınyazısı
cali karşılığı olarak: yapmacık
camit karşılığı olarak: donuk
canib karşılığı olarak: yan
cahil karşılığı olarak: bilgisiz
çehre karşılığı olarak: yüz
çemen karşılığı olarak: çayır
dağdağa karşılığı olarak: gürültü
dehşet karşılığı olarak: ürküntü
(türk dili, s.: 693, eylül 2009, s. 387)

Kurtuluş Savaşı yıllarında  Viyana’da yoksul bir yaşam sürmekteydi. Zafer kazanıldıktan sonra İstanbul’a döndü ve ona TBMM tarafından “Vatana hizmetleri” dolayısıyla maaş bağlandı; ayrıca İstanbul’da bir daire verildi.

12 Nisan 1937'de Maçka Palas'ta hayatını kaybetti. Ulusal cenaze töreniyle Zincirlikuyu Asri Mezarlığı'na gömüldü. Bu yeni mezarlığa gömülen ilk kişi o oldu.

2 Şubat 2018 Cuma

II. Wilhelm Hayatı

II. Wilhelm 1859-1941


II. Wilhelm Hayatı (1859-1941),

Daha önce Akraba Krallar yazımızda Almanya, Rusya ve İngiltere hanedanlarının akrabalık ilişkilerini anlatmıştık. Şimdi sırasıyla bu imparatorların hayatlarını kısaca anlatmaya çalışalım.

II. Wilhelm, Alman İmparatorluğu'nun 3. ve son İmparatoru'dur. Dedesi I. Wilhelm 1888 yılında ölünce yerine oğlu III. Frederick geçmiş. Ancak hasta olduğundan dolayı 3 ay içinde vefat edince II. Wilhelm 99 gün sonra tahta geçmiştir.

Britanya Kraliçesi Victoria'nın büyük torunu olan II. Wilhelm ( aynı zamanda annesinin ismi de Victoria'dır), Alman'ların 1. Dünya Savaşı'nda etkin rol almasını sağlamıştır. Savaşta karşısında olan devletler ise Rus kuzeni 2. Nikolay'ın başında olduğu Rusya ve İngiliz kuzeni 5. George'un yönettiği Büyük Britanya'dır.

II.Wilhelm'in sol kolu sağ kolundan 15 cm. kısaydı. Bu problemini saklamaya çalışan İmparator, çekildiği fotoğraflarda genelde tek eli cebinde poz vermiştir. Çocukluğu İngiliz'lerin yanında geçmiş ve sol kolunun kısalığı nedeniyle annesi Victoria tarafından hep eksik görülmüştür.

II. Wilhelm ve kuzeni Rus Çarı II. Nikolay 1905

Wilhelm ergenlik çağına adım attığında, ondan utanan annesi tarafından İngiltere sarayından uzaklaştırılmış ve Almanya'ya gönderilmiştir. Bu sırada annesine mektuplar yazmaya başlayan Wilhelm, ilginç bir şekilde annesine aşk mektupları yazmaya başlar.

Son Alman İmparatoru II. Wilhelm

Alman Kaiser 2. Wilhelm'in annesi, İngiltere Kralı 7. Edward'ın kız kardeşidir. 7. Edward'tan sonra Büyük Britanya tahtına oturan oğlu 5. George'un annesiyle de Rus Çar'ı 2. Nikolay'ın anneleri kardeştir.  Buradan anlaşılacağı üzere İngiliz Kral 5. George ve Wilhelm birince dereceden kuzendir.


II. Wilhelm

1898 yılında ailesi ile birlikte İstanbul-Kudüs yolculuğuna çıktı. Bu gezi sonrası Osmanlı demiryolu ve silah ihalesini Almanya almıştır. II. Wilhelm ayrıca bu yolcuğu 1. Dünya Savaşı'nda müslümanları yanına çekmek için propaganda olarak kullanmıştır.


II. Wilhelm Istanbul-Kudüs ziyareti karpostalı


I. Dünya Savaşı'nın sonucunda Almanya'nın yenilmesiyle 9 Kasım 1918'de tahtı bıraktığını duyuran Alman İmparatoru II. Wilhelm, 10 Kasım 1918'de, özel bir vatandaş olarak, trenle seyahat ederek ülke sınırını geçti ve savaş boyunca tarafsız kalmış olan Hollanda'ya sürgüne gitti.

II. Dünya Savaşı sırasında, Sovyetler Birliği'nin Alman işgalinden sadece 2 hafta önce, 3 Haziran 1941'de Hollanda'nın Doorn kentinde akciğerindeki damar tıkanıklığı nedeniyle 82 yaşında öldü.

Alman üstün ırk ve yayılmacı politikaları benimsemesi nedeniyle kendisi Hitler'in fikir babasıdır. Cenaze törenine Hitler'in emriyle SS subayları da katılmıştır.

Şuan Kadıköy'de bulunan boğa II. Abdulhamit döneminde Alman İmparator II. Wilhelm tarafından hediye edilmiştir.

II.Wilhelm Kadıköy Boğası

Not : Kaiser II. Wilhelm'ın ismindeki Kaiser ünvanı, Roma İmparatoru Caesar'ın imparatorluk unvanından türemiştir. Kaiser ( kayser ); Alman, Avusturya ve Kutsal Roma İmparatorluğu'nun başındaki kişi için kullanılır.

27 Aralık 2017 Çarşamba

Breadsellers in Bosna 1912

Breadseller at the Market, 1912 (Sarajevo, Bosnia-Herzegovina)

Bosnia and Herzegovina, sometimes referred to simply as Bosnia, is a country in Southeastern Europe on the Balkan Peninsula. It has had permanent settlement since the Neolithic Age. By the early historical period it was inhabited by Illyrians and Celts. Christianity arrived in the 1st century, and by the 4th century the area became part of the Western Roman Empire. Germanic tribes invaded soon after, followed by Slavs in the 6th Century. In 1136, Béla II of Hungary invaded Bosnia and created the title "Ban of Bosnia" as an honorary title for his son Ladislaus II of Hungary. During this time, Bosnia became virtually autonomous, and was eventually proclaimed a kingdom in 1377. The Ottoman Empire followed in 1463 and lasted over 400 years.

They wrought great changes to the political and administrative system, introduced land reforms, and class and religious distinctions. A series of uprisings began 1831, which culminated in the Herzegovinian rebellion, a widespread peasant uprising, in 1875.

The conflict eventually forced the Ottomans to cede administration of the country to Austria-Hungary through the Treaty of Berlin in 1878. The establishment of the Kingdom of Yugoslavia in 1929 brought the redrawing of administrative regions into the Kingdom of Yugoslavia which purposely avoided all historical and ethnic lines, and removed any trace of Bosnian identity.

The kingdom of Yugoslavia was conquered by Nazi forces in World War II, and Bosnia was ceded to the Independent State of Croatia (NDH), which led to widespread persecution and genocide. Three years of war began in 1992 which caused around 100,000 deaths and 2 million refugees. ( source Wikipedia, photo credit : Auguste Léon )



23 Aralık 2017 Cumartesi

Atatürk ve Picardie Manevraları

Mustafa Kemal Picardie Manevraları sırasında Fransa'da. 1910

Atatürk 1910 yılında Kolağası rütbesiyle Picardie Manevraları'na katılıyor.

Picardie Manevraları, 12-18 Eylül 1910'da Fransa'nın Pikardi bölgesinde yapılan bir tatbikattır.

Bu tatbikat, I. Dünya Savaşı'nda Britanyalı ve Fransız ordularına başkomutanlık yapan Mareşal Foch komutasında yapılmıştır.

Atatürk burada ilk kez uçağın bir savaş silahı olarak kullanıldığına şahit olmuştur. Sadece 1 yıl sonra bu silah ile Trablusgarp'ta tekrar karşılaşacaktır. Trablusgarp savaşı, uçakların dünya savaş tarihinde silah olarak kullanıldığı ilk savaştır.

Osmanlı imparatorluğu bu manevralara Binbaşı Selahaddin Bey ve Mustafa Kemal'i gözlemci olarak göndermişti. Mustafa Kemal'in tatbikat sonrasındaki sözleri ve yorumları Mareşal Foch'un dikkatini çekmiş, protokole aykırı olarak rütbesi albaydan küçük olduğu halde kendisini düzenlediği bir yemeğe davet etmişti.


#ataturk #picardie #fransa #osmanli #turk #tarihduragi 

21 Aralık 2017 Perşembe

Lev Tolstoy Renkli Fotoğraf

Lev Tolstoy 1897

Savaş ve Barış, Anna Karenina ve Diriliş  romanlarının yazarı Lev Tolstoy, 1897.

Kış ayında evini terketen 82 yaşındaki Tolstoy, 1910 yılında bir tren istasyonunda ölü bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir.

Marksizm'den etkilenerek oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hristiyan anarşizmini geliştirmeye çalıştığı "Tanrının Egemenliği İçinizdedir" kitabıyla yeni bir Hristiyanlık akımı tanımlaması, Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu.

Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı.

17 Kasım 2017 Cuma

Tonyukuk Mezarı Bulundu

Tonyukuk Mezarı
Bilge Tonyukuk mezarının bulunduğu iddiası...

500 kurgan arasında Tonyukuk'un mezarı arandı. Avrasya Göçer Kültürler Arkeolojisi uzmanı Prof. Dr. Semih Güneri, Tonyukuk'un mezarını bulduklarını söyledi.

Tonyukuk bilinen ilk Türk yazar, tarihçi ve devlet adamıdır.

Orhun yazıtlarında  Bilge Tonyukuk'un ismi 1. taş, 1. yüz, (Batı yüzü) 7. dizi'de şöyle yazılmıştır;

"Bilge Tonyukuk ben özüm tabgaç iliñge kılındım. Türk budun tabgaçka körür erti." (Bilge Tonyukuk ben kendim, Tabgaç ilinde doğdum. Türk budunu Tabgaç'e bağlı idi.)

Bu anıtı ihtiyarlık devrinde kendisi diktirmiştir ve yazılar da kendisine aittir. Bu anıt GÖKTÜRK YAZISI ile yazılmıştır. Göktürk yazısını ilk olarak bu anıtlar üzerinde bulabiliriz.

Tonyukuk Kimdir?

Tonyukuk Bilge Kağan'ın veziridir. Tonyukuk, bilgisi ve tecrübesiyle Bilge Kağan'a yol gösteriyordu. Orhun Yazıtlarını Tonyukuk; Bilge Kağan ve Kül Tigin'in ölümü ardından diktirmiştir.


Türk bilim insanları Tonyukuk'a ait olan kurganı kazmak istiyor. Ancak arkeolojik kazılar, restorasyon ve konservasyon üniversite bütçesini aştığı için çalışmalar yapılamıyor.





28 Eylül 2017 Perşembe

Arşidük Ferdinand Ceketi Suikasti

Arşidük Ferdinand Suikasti
Öldürülmesi neticesinde 1. Dünya Savaşı çıkan, Avusturya-Macaristan Arşidükü Ferdinad'ın kan lekeli ceketi.

Eşiyle Haziran 1914 tarihinde Saraybosna'yı ziyareti sırasında gerçekleşen birçok suikasttan yara almadan kurtuldu. Ancak, 28 Haziran 1914 tarihinde saat 01.15'te, üzeri açık otomobille eşiyle Saraybosna sokaklarında ilerlerken, Sırp suikastçı Gavrilo Princip'in saldırısına uğradı. Princip'in tabancasından çıkan kurşun, boynuna girip çıkarak, arkasında duran eşine saplandı. Franz Ferdinand ve eşi Prenses Sophie, suikastte öldüler. Suikastçı, iki ülkeyi bir arada tutan Habsburg Hanedanı'nın tek veliahdını öldürdüğünden Avusturya-Macaristan, suikasttan sorumlu tuttuğu Sırbistan'a savaş açarak, I. Dünya Savaşı'nın çıkmasına neden oldu.

Bir Sırp milliyetçisinin Arşidük Franz Ferdinand'ı öldürmesi I. Dünya Savaşı'nı başlatan kıvılcım oldu. Bu olaydan Sırbistan'ı sorumlu tutan Avusturya-Macaristan, 27 Temmuz 1914'te Sırbistan'ı işgal etti. Rusya Sırbistan'ı destekleyince Almanya, Avusturya-Macaristan'ın yandaşı olarak Rusya'ya savaş ilan etti; Fransa da 1892'de imzaladığı İkili İttifak Antlaşması çerçevesinde Rusya'yı destekledi. Bunun üzerine Almanya, Fransa'ya da savaş ilan etti.

Alman birlikleri Fransa'ya saldırmak için Belçika'ya girdi. 1839'da herhangi bir saldırı karşısında Belçika'ya yardım etmeye söz vermiş olan Birleşik Krallık, 4 Ağustos 1914'te Almanya'ya savaş ilan etti. Böylece I. Dünya Savaşı Avrupa'da başlamış oldu.


27 Eylül 2017 Çarşamba

Barzani'nin Amcasını Enver Paşa Asıyor

Abdüsselam Barzani ve Adamları

Mesut Barzani'nin amcası Abdüsselam Barzani, Enver Paşa'nın talimatı ve dönemin padişahı 5.Mehmed Reşat'ın yazılı emri ile Aralık 1914'te Musul'da idam edilmiştir.

​II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesinden sonra Meşrutiyet fikirleri imparatorluğun birçok bölgesinde bağımsızlık ve özerklik hayalleri öne çıkmıştı. Abdüsselam da bunlardan biriydi. Bölgedeki aşiret ve dini grupların liderlerini yanına çekmeye çalıştı. Ancak çoğunu ikna edemedi. Yanına çektiği aşiretlerle 1909'da isyan etti.

İlk isyanı Muhammed Fazıl Paşa tarafından sert bir şekilde bastırıldı. Barzan köyü ele geçirildi. Abdüsselam kılık değiştirip Hakkâri dağlarına kaçarak, kurtuldu.

1910'da Barzaniler, isyanı bırakıp teslim oldular. Devlet Barzan bölgesindeki fakir halka hazineden yardımlar yaparak isyanın izlerini silmeye çalıştı. 1913 Ağustos'unda Barzan Şeyhi Abdüsselam'a nişan verildi. Nişan verilmesi belgelerde, "Barzan Şeyhi Abdüsselâm Efendi'nin vatana olan bağlılık ve sadakatinin kuvvetlendirilmesi ve hükümetin emirlerine itaat ve tesliminin artırılması için hâline münasip nişanla taltifi lüzumu Musul vilayeti yöneticilerinin talep etmesi üzerine, Savunma Bakanlığı tarafından uygun bulunmuş ve Abdüsselam dördüncü rütbeden Osmani nişanıyla taltif edilmiştir" şeklinde zikredilir.

Barzaniye devlet nişanı veriliyor


Devletin yanına çekmek için nişan dahi vermesi etkili olmadı ve Abdüsselam yılın sonunda tekrar isyan etti. İngiliz ve Ruslar'la işbirliği yapmıştı. Osmanlı kuvvetlerinin üzerine gelmesi üzerine İran'a kaçtı.


Osmanlı yönetimi Abdüsselam'ı yakalamak için başına ödül koydu. Ödülü almak isteyen Şikak aşireti Abdüsselam'ı Van Valisi'ne teslim etti. Abdüsselam buradan Musul'a götürülüp, divanı harbe çıkarıldı. Mahkemede suçlu bulundu. Abdüsselam bağışlanırsa 1000 katır yükü yardım yapacağını söyledi, ancak kabul edilmedi. Şeyh Abdüsselam ve isyanın önde gelenleri Aralık 1914'te idam edildi. ( Erhan Afyoncu ) ​




25 Eylül 2017 Pazartesi

Avrupa'da Akraba Krallar ve Dünya Savaşı

Kaiser Wilhelm - Edward VII - Kraliçe Victoria


1. Dünya Savaşı öncesinde Avrupa'da gücü elinde bulunduran 3 ülke; Rusya, İngiltere ve Almanya krallarının kuzen olduklarını biliyor muydunuz? Peki nasıl olurda İngiliz ya da Alman bir Kral, Rus bir Çar ile kuzen olur? Buyurun bu durumu kafamızı karıştırmayacak şekilde açıklamaya çalışalım.



Amcası 4. William'ın ölümünden sonra İngiltere tahtına oturan Kraliçe Victoria (resimde sol alt tarafta oturuyor), hükümdarlığının 3. yılında Alman Prensi ve aynı zamanda kuzeni olan Prens Albert ile evleniyor. Bu evlilikten tam 9 çocukları oluyor ve bu çocukların 8'i diğer Avrupa hanedanları ile evleniyor. Kraliçe Victoria 63 yıl tahtta kalıyor ve ölünce yerine oğlu 7. Edward geçiyor.

Şimdi yukarıdaki fotoğrafa bir göz atalım. Resimde sağ tarafta ayakta duran 7. Edward, sol tarafta oturan Kraliçe Victoria vefat ettikten sonra Büyük Britanya kralı oluyor. 61 yaşında tahta oturan 7. Edward, Büyük Britanya tarihindeki en yaşlı Kral olan kişidir.

Fotoğrafta 7. Edward'ın hemen yanında duran, ayakta sağdan ikinci kişi Alman İmparatoru Kaiser 2. Wilhelm. İyi de Alman İmparatoru'nun bu fotoğrafta ne işi var diyebilirsiniz fakat kendisi Kraliçe Victoria'nın büyük torunudur. Kraliçe Victoria'nın en büyük kızının ismi de Victoria'dır.

Alman Kaiser 2. Wilhelm ve annesi Victoria

7. Edward'tan konumuzu anlatmaya devam edelim. Dönemin Avrupa'sında Kral Edward'ın lakabı "Uncle Edward" yani Edward Amca'dır. Çünkü kendisinin Avrupa'da hüküm süren monarşik hanedanlıkların neredeyse birçoğu ile akrabalık bağı vardır. Bu akrabalarını aşağıda maddeler şeklinde yazarsak daha anlaşılır olacak.

İngiltere Kralı 7. Edward'ın Erkek Yeğenleri;
  • Alman İmparatoru Kaiser 2. Wilhelm
  • Rus Çar'ı 2. Nicholas
İngiltere Kralı 7. Edward'ın Kız Yeğenleri;
  • İspanya Kraliçe'si Victoria Eugenia, 
  • Romanya Prensesi Marie
  • Yunanistan Prensesi Sophie ( Kraliçe Victoria'nın torunudur. Babası Alman İmparatoru 3. Frederick'tir )
  • Rus İmparatoriçesi Alexandra Feodorovna ( Kraliçe Victoria'nın torunudur. )
  • İsveç Kraliçe'si ve İskandinav Düşes'i Prenses Margeret ( 2. Elizabeth'in kız kardeşidir )
Yeni doğmuş Prenses Margaret ve anneannesi Kraliçe Victoria

Edward'ın en küçük kızı olan Galler Prenses'i Maud, Norverç Kral'ı 7. Hakoon ile evlenmiş ve bu sayede 7. Edward , Kral 7. Hakoon'un kayınpederi olmuştur. 7. Edward'ın akrabalık bağlarında daha da derine inersek; Belçika Kralı 1. Albert, Bulgaristan Kralı Ferdidand ve Portekiz Kralı 2. Manuel'in de kendisinin 3. dereceden kuzeni olduğu ortaya çıkacaktır.

7. Edward'ın bu akrabalık ilişkileri içinde en çok anlaşamadığı kişi yeğeni olan Alman Kralı 2. Kaiser'di.

Avrupa'nın Edward Amca'sı 1910 yılında vefat eder. Cenaze törenine gelen ve birçoğu akrabası olan 9 Kral birlikte poz verir.

9 Kral 7. Edward cenazesinde bir araya geliyor

İlerki yıllarda fotoğrafta bulunan 9 kraldan 4'ü tahttan indirilecek, 1'i ise suikast sonucu öldürülecekti. 5 yıl içinde İngiltere, Belçika ve Rusya; Almanya ve Bulgaristan ile savaşacaktı.

Ayakta soldan sağa doğru; Norveç kralı 7. Haakon, Bulgaristan Kralı Ferdinand, Portekiz Kralı 2. Manuel, Almanya Kralı Kaiser 2. Wilhelm, Yunanistan Kralı 1. George, Belçika Kralı 1. Albert.

Oturan soldan sağa doğru; İspanya Kralı 13. Alfonso, İngiltere Kralı 5. George, Danimarka Kralı 8. Frederick.

1. Dünya Savaşı'nda yıkılan monarşik düzenlerden önce belkide son kez bir arada çekilmiş olan bu fotoğraftaki tüm krallar yaklaşan savaştan haberdardı. Hatta savaş kendi aralarında olacaktı...

Akraba krallar soy ağacı
Yukarıdaki fotoğrafta birbirleriyle akraba olan hanedan üyelerini görebilirsiniz.

Şimdi gelelim Almanya, İngiltere Kralları ve Rusya Çarı nasıl kuzen oluyor sorusuna.

Alman Kaiser 2. Wilhelm'in annesi, İngiltere Kralı 7. Edward'ın kız kardeşidir. 7. Edward'tan sonra Büyük Britanya tahtına oturan oğlu 5. George'un annesi ve Rus Çar'ı 2. Nikolay'ın anneleri kardeştir. Bu iki kız kardeş Danimarka kraliyet ailesindendir. Buradan anlaşılacağı üzere 5. George ve Wilhelm birince dereceden kuzendir.( Anneanneleri Kraliçe Victoria ) 5. George ve 2. Nicholas birinci dereceden kuzendir. ( Anneleri kız kardeş )

Kraliçe Victoria sağ tarafta oturuyor. Arkasında oğlu 7. Edward. Sol tarafta Rus Çarı Nicholas ve ailesi.

Zaten fotoğraflarda görüldüğü üzere 2. Nicholas ve 5. George  birbirine çok benzemektedir.

Kuzen Krallar 2. Nicholas ve 5. George

Sol tarafta duran Rus Çar'ı 2. Nicholas ve sağ taraftaki Britanya Kralı 5. George

2.Nicholas ve 5. George

Avrupa'da neredeyse her hanedanın birbiriyle akraba olduğu bir dönemde sizce 1. Dünya Savaşı nasıl çıkmış olabilir? Ya da bu kadar iç içe girmiş akraba ilişkileri, çıkacak bir savaşı önleyemedi mi? Nitekim savaş öncesinde Alman Kaiser Wilhelm ve Rus Çar'ı Nicholas birbirlerine o kadar yakındı ki telgraflarda dahi Willy ve Nicky diye hitap ediyorlardı. İşte bu kadar yakın olan arkadaşlar, 1. Dünya Savaşı'nda düşman olacaktı.

                                                                                                         ( Yazar : Cengizhan KILIÇOĞLU )


( Link verilmeden yazının paylaşımı yasaktır. )



12 Eylül 2017 Salı

12 Eylül Darbesi ve Mektuplar

12 eylül darbesinde yargılanan 12 yaşındaki bir çocuk

12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 37 yıl geçti.


Siyasi partileri de lağveden askeri yönetim, Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit'i Hamzakoy'a, Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş'i ise Uzunada'ya sürgüne gönderdi. Siyasi yasaklar geldi.

12 Eylül Alparslan Turkeş

Bülent Ecevit 12 eylül


İlk olarak sol görüşlü Necdet Adalı, ardından ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi.

12 Eylül Darbesi



Mustafa Pehlivanoğlu'nun Mektubu

''Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu yasa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı islemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakk'ın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım. Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah'tan bulsunlar. Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.
Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkım varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin.
Son olarak, abime, yengeme, yiğenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim.
Oğlunuz Mustafa''
7 Ekim 1980



Necdet Adalı'nın mektubu


“Sevgili anneciğim ve babacığım,
Sizleri ve ezilen halklar adına mücadeleyi, erken bırakmak zorunda kaldığım için üzgünüm ama bundan ve içinde bulunduğum durumdan dolayı hiçbir zaman pişmanlık duymadan ve şu kısa yaşamım içersinde hiçbir şahsi çıkar gözetmeden ezilen halklar adına verilen mücadelede yerimi almaya çalıştım ve bundan dolayı gurur duyuyorum. Hâkim sınıfların göstermek istediği gibi bizler hiçbir zaman savunmasız insanlara karşı katliam girişiminde bulunmadık. Fakat onların bizi böyle göstermeleri ve faşistlerle bizi aynı kefeye koyarak cezalandırmaları, bizim nezdimizde ezilen halkların mücadelesine yapılan bir saldırıdır.
Anneciğim ve babacığım; sizlere kısaca bahsettiğim gibi hiçbir pişmanlık duymuyorum. Sizlerin de ezilen halklar uğruna verilen mücadelede katledişimden dolayı üzülmemenizi ve bundan gurur duymanızı bekliyorum. Ağabeylerime ve ablalarıma da yazmak isterdim fakat buna olanak yok. Kendilerine çok selamlar. Burada satırlarıma son verirken, hürmetle ellerinizden öperim. Arkadaşlara selam. Hoşçakalın.”
7 Ekim 1980



29 Ağustos 2017 Salı

Arabistanlı Lawrence Hayatı

Lawrence of Arabia 1918

Thomas Edward Lawrence, Nam-ı diyar " Arabistan'lı Lawrence "


Arap devletlerinin temelini atan, onları Osmanlı'dan kopararak batıya bağlayan yegane istihbarat ajanı ve modern gerilla savaşının mucidi...


Yaptığı hizmetlerden dolayı "Seçkin Hizmet Rütbesi ve İngiliz Yüksek Şövalye Nişanı" sahibidir.

Lawrence yerel kıyafetleriyle


Asker kökenli olmayan Lawrence aslında arkeolog ve yazardır. İngiltere'nin en iyi üniversitelerinde okumuş; İslam, Kuran, çağdaş Türkçe, çağdaş Farsça ve Arapça dillerinin yanı sıra eski estimistik denilen İbranice, Aramca gibi dilleri de bilir. Öyleki, bugün İngilizce olarak Homeros'un İlyada ve Odysseia kitabını okuyabileceğiniz en iyi çeviri onundur.


Lawrence Kahire'de görev yaparken meslektaşlarını eğitmek için, Arapları ve bedevileri kontrol edebilmenin tekniklerini ve etkili casusluk faaliyeti yapabilmenin 27 maddesini yazmış ve 20 Ağustos 1917'de The Arab Bulletin'de yayınlamıştır. Lawrence 27 Maddesi için tıklayınız.


Arabistan'lı Lawrence


Mekke şerifi Hüseyin bin Ali'nin oğlu Emir Faysal komutasındaki düzensiz birliklerle birlikte Osmanlı ordusuna karşı gerilla mücadelesi vermiş. Arapları, Medine'deki Osmanlı muhafız birliklerini şehirden çıkarmamaları konusunda ikna ettmiştir. 


1. Dünya Savaşı'nın sonlarında İngiliz hükümetini, Arapların bağımsızlığının İngilizlerin yararına olduğuna ikna etme konusunda oldukça başarılı olmuştur.


Lawrence Motosikleti


Arabistan'lı Lawrence Ölümü


Lawrence 19 Mayıs 1935 günü motosiklet kazası geçirip, beyninde oluşan ağır hasar sonucu ölünce, kendisi ile ilgilenen beyin cerrahı Hugh Cairns, motosiklet kazalarında ölümlerin genelde beyin hasarı yüzünden olduğunu fark etmiş ve Cairns'in bu araştırması, günümüzde de tüm motosiklet kullanıcıların kask takmalarının önünü açmıştır.