Osmanlı Fotoğrafları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Osmanlı Fotoğrafları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2019 Salı

İşgal Altında Muhteşem Düğün

Nimet Nevzad Hanımefendi
Osmanlı İmparatorluğu’nun son padişahı Vahdettin’in beşinci ve son eşi Nimet Nevzad Hanımefendi…

1 Kasım 1921 yılında ülke işgal altındayken kendinden 42 yaş küçük biriyle evlenen Vahdettin, düğün tarihinden tam bir sene sonra 1 Kasım 1922 yılında saltanatın kaldırılmasıyla tahtından indirilmiştir.

Nevzad hanım Zonguldaklı bir bahçıvanın kızıdır. Babasının ölümünden sonra 1913 yılında Sultan Reşat’ın sarayına alınmış, Reşat Han’ın ölümünden sonra Sultan Vahdettin’in sarayına nakledilmiştir. Son Osmanlı padişahı Mehmet Vahdettin'in son evlendiği kadındır. Saray geleneğinde, padişah tahttan indikten sonra harem içerisinde bulunan kadınlar ya evlendirilir ya da tekrar ailelerine gönderilirdi. Vahdettin'in kendi haremi olmadığı için kendisinden bir önceki padişah Mehmet Reşat'ın haremindeki 36 adet hatun içinden 12 adet hatun seçildi. Nevzad hanım, bu kadınlardan bir tanesi idi.

Nimet Nevzad hanımefendi camda


Vahdettin, Nevzad hanımdan önce 1918 yılında 57 yaşındayken Nevvare hanımla evlendiğinde, Nevvare hanım 17 yaşındaydı. 1 Kasım 1921 yılında 61 yaşındayken Nevzad hanımla evlendiğinde, Nevzad hanım 19 yaşındaydı.

Sultan Vahdettinin dödüncü eşi Nevvare Hanımefendi


Vahdettin ile Nevzad hanım evlendiğinde, Vahdettin'in kızlarından olan Ulviye Sultan 29, Sabiha Sultan 27 yaşında idi.

Nevzad Hanım pek güzel olduğundan kısa bir müddet sonra padişahın gözüne çarpmış ve çok geçmeden de zevcesi olmuştur.

İstanbul İşgal Altındayken Yapılan Muhteşem Düğün

Düğün merasimleri başlamadan evvel Padişah, kızın ailesini saraya davet etmişti. Nevzad Hanım’ın babası Şaban Bey yaşamadığı için validesi  Hatice Hanım, biraderi Salih Bey, zaten sarayda bulunan kız kardeşi nesrin Hanım ve birkaç yakın akrabaları Yıldız Sarayı’na teşrif etmişlerdi. Hatice Hanım iltifatlarla, Nevzad Hanım’a yeni tahsis edilmiş olan ve saray parkında bulunan hususi köşkte ağırlanmıştı. O gün yemekler verilmiş ve akşama doğru kına gecesi yapılmıştı. Ertesi gün sabah erkenden, Zat-ı Şahane’nin diğer haremlerinin nedimelerinden birer kişi, yeni hükümdar haremi olacak hanıma şahitlik yapmak üzere çağrılmışlardı. Zira Kadınefendiler, nedimelerin vekâletleri vasıtasıyla yeni ortaklarını kabul ederlerdi.

Nevzad Hanım, uzun beyaz ipekten muhteşem bir gelinlik giymişti, başına pırlanta taşlı bir taç, boynuna da yine pırlantalı bir kolye takmıştı. Bir müddet sonra baş hazinedar usta (kıdemli cariye) ve maiyeti köşke teşrif ettiler. Hazinedarlardan sonra Zat-ı Şahane’nin baş imamı ve onu müteakiben Padişah ve iki harem ağası köşke vasıl olduğunda merasim başladı.

Zat-ı Şahane salona girer girmez bütün hanımlar ayağa kalktılar ve merasim nihayetine kadar kimse oturmadı. Nikâh kıyılmadan evvel ağalar şahit olduklarına dair yemin ettiler; nedimeler de efendilerine vekâleten yeni hanımefendiyi kabul etiklerine dair yemin ettiler. Sonra nikâh kıyıldı. Başhazinedar usta gümüş mahfaza içindeki gümüş mührü yeni hanımefendinin eline koydu.  Bu mührün üzerinde “İsmetlü II. İkbal Nevzad Hanımefendi Hazretleri” yazmaktaydı. Düğünden üç gün sonra Zat-ı Şahane, Nevzad Hanım’a birinci rütbe şefkat nişanını ihsan etmiştir.

Vahdettin’in 1922’de ülkeyi terk etmek zorunda kalması ile İstanbul’da kalan Nevzad Hanım, Vahdettin’in kendisini birçok mektupla yanına çağırması sonrasında Sanremo’ya gitmiştir. Vahdettin böylece ömrünün son iki yılını en sevdiği eşiyle geçirmiştir. Kendisinin Sultan Vahdettin’den çocuğu olmadığı için unvanı İkbal olarak kalmış; 16 Mayıs 1926’da Vahdettin’in vefatı sonrası Türkiye’ye dönmüştür.

Nevzad Hanım, 1928 yılında bir vapur kaptanı olan Ziya Seferoğlu ile evlenmiş ve iki çocuğu olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olunca Nimet Seferoğlu adını almıştır. 1950’de Kahireye gittiği ve 5 defa hacca gititği söylenir. Nimet Nevzad Hanım, 1992’de 90 yaşında İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur.

Nevzad Hanımın hatıratından Vahdettin’in ölümü;

“Penceremden bakıyorum: mavi deniz, palmiyeler, bahçeler, birbirinden güzel köşkler, ufukta kotralar… Sanremo’nun bu manzarası cenneti andırıyor. Fakat ben kendim cennette değilim. Bu manzarayı cehennemin bir köşesinden görüyorum. Kendime mahsus bir cehennem. Bulunduğum katın bir odasında bir tabut var. Günlerden beri burada duruyor. Bu tabutta Osmanlı Hanedanının son hükümdarı Sultan Altıncı Mehmed Han yatıyor. Mehmed Vahideddin benim kocam…Talihin hayat yoldaşı diye karşıma çıkardığı insan.

Ölümüne acıyor muyum? Bilmem… Ortada birden bire kırılmış itiyatların boşluğu var. Bu boşluğu etrafımda duyuyorum… Fakat bu ölüye karşı bendeki asıl kuvvetli his, acımaktan ziyade gıpta etmek.

Ne mutlu ona, diyorum, ölüm gibi bir nimete kavuştu. Bazen içimden geliyor: Talihe yardım etsem, bu nimeti kendi elimle arasam…

Ben dindar bir kadınım. Bütün benliğim böyle bir duyguya karşı isyan ediyor. Bu vücut bana emanet bir şey. El kaldırmaya ne hakkım var…

Tüylerim ürpererek düşünüyorum, iki saat sonra gece olacak. Her tarafı karanlık basacak. Faturalar ödenmediği için elektrik, su ve hava gazı yok hepsi kesik. Bütün bir gece karanlık geçecek.  Günden güne etrafa bir kat daha  yayılan ölüm kokusunu daha korkunç bir suretle duyacağım.

Bu musibet yerine baskın yapmış gibi, gece her tarafta koca fareler dolaşıyor. Etrafımdaki hava adeta şekil şekil hayaletlerle dolu. Uyku ile uyanıklık arasında saatler geçiriyorum. Hayâl ile hakikati birbirinden ayırmak için yatağımdan fırlıyorum. “Ben var mıyım, yaşıyor muyum? diye her tarafımı yokluyorum.”

Belki de korkunç bir rüyadır. Belki bir gün uyanacağım.

Oh çok şükür, hepsi rüya imiş, diyeceğim…”

Namazı kılınmak üzere Cami içine sokulan Sultan’ın tabutu

 



Nevzat Vahideddin, Yıldız’dan Sanremo’ya, Sf; 9,  Arma Yay.1., İstanbul, 1999.


13 Kasım 2017 Pazartesi

Abid Efendi İntikam Şiiri

Abid Efendi İntikam Şiiri

İttihatçılar, Abid Efendi'ye milliyetçilik dersi veriyor. Şiirin ismi "İntikam"


İntikam

Unutma gördüğün hakareti bil,
Kinini kalbinde sakla, uyutma.
Ağlama, gözünün yaşını sil,
Bekle zamanını, fakat unutma.

Unutma Bulgarı, Sırbı, Yunanı,
Kinini kalbine ateşle yazdır.
Unutma sel gibi çağlayan kanı,
Ölürsen bunları taşına yazdır.



Abid Efendi Kimdir?

Abid Efendi II. Abdülhamit'in en küçük oğludur. II. Abdülhamit 27 Nisan 1909'da tahttan indirildiğinde 4 yaşında olan Abid Efendi, sürgün ve hapis yılları boyunca babasının yanında kaldı. 1909-1912 yılları arasında Selanik'te Alatini Köşkü'nde, daha sonra II. Abdülhamid'in 10 Şubat 1918'de ölümüne dek Beylerbeyi Sarayı'nda hapis hayatı yaşadı. Daha sonra askeri eğitim görerek subay oldu.


Enver Paşa'nın Orta Asya'da bağımsız bir Türkistan devleti kurma ülküsünün destekleyicisi oldu. Birçok gönüllüyle birlikte Enver Paşa'nın davasına katılmak istediyse de Enver Paşa'nın 4 Ağustos 1922 tarihinde Tacikistan'da ölmesi üzerine bu isteğini gerçekleştiremedi. 1924 yılında diğer hanedan üyeleri ile birlikte yurtdışına çıkarıldığında 19 yaşında idi.



12 Ekim 2017 Perşembe

Kahramanların Ölümü

Kahramanlar Can Verir
Araz Elses'in sesinden Kahramanların Ölümü şiiri videosu aşağıdadır.




(Şehit Tayyareci Kurmay Yüzbaşı İsmail Kâmi'nin büyük hâtırasına)

Son zamanlarda birçok yerde gördüğümüz "Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için" sözünün nereden geldiğini biliyor muyuz?

25 Ağustos 1931 Salı sabahı yapmakta olduğu tekamül uçuşları esnasında geçirdiği bir kaza neticesinde tayyaresiyle beraber sukut ederek şehit olan Yüzbaşı İsmail Kâmi için Nihal Atsız," Kahramanların Ölümü " isimli şiiri kaleme almıştır.

Peki Yüzbaşı İsmail Kami kimdir?

Sicil bilgileri.(2)

Adı soyadı : Hv.Plt.Kur.Yzb.İsmail Kâmi
Baba adı   : Mehmet
Ana adı    :
Doğum yeri ve tarihi : İstanbul-1898
Şehadet yeri ve Tarihi : Eskişehir, 25.8.1931
Son görev yeri : Eskişehir Hava Ok.K.lığı
Sicil No : 1916-250
Medeni hali : Evli 1 çocuk.
Eş ve cocuklarının adı : Saffet-İlhan
Gömülü olduğu yer : Eskişehir Hava Şehitliği.


Kahramanların Ölümü

Gerilir zorlu bir yay
Oku fırlatmak için;

Gece gökte doğar ay
Yükselip batmak için.

Mecnûn inler, kanını
Leylâ'ya katmak için.

Cilve yapar sevgili
Gönül kanatmak için.

Şair neden gam çeker?
Şiir yaratmak için.

Dağda niçin bağrılır?
Feleğe çatmak için.

Açılır tatlı güller
Arılar tatmak için.

Göğse çiçek takılır
Solunca atmak için.

Tanrı kızlar yaratmış
Erlere satmak için.

İnsan büyür beşikte
Mezarda yatmak için.

Ve........................
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için... 1931

Hüseyin Nihal Atsız

3 Ekim 2017 Salı

29 Eylül 2017 Cuma

Victor Hugo ve Mark Twain

Victor Hugo
Yukarıda fotoğrafta bulunan kişi en ünlü Fransız yazarlardan biri olarak kabul edilen, yalnız kendi ülkesinin edebiyatını değil,dünya edebiyatını da yapıtlarıyla etkilemiş Victor Hugo'dur.

Hakkında en çok eser yazılan ilk 100 kişi listesinde yer alan Victor Hugo, Fransa dışında en çok Sefiller ve Notre Dame'ın Kamburu romanlarıyla tanınır.



Mark Twain

Diğer fotoğraftaki kişi ise, "Tom Sawyer'ın Maceraları" ve "Huckleberry Finn" romanlarının sahibi Mark Twain'dir.  Huckleberry Finn'in Maceraları romanı kimi edebiyatçılar tarafından Amerikan edebiyatının ilk büyük eseri olarak değerlendirilir.

Bu fotoğrafın ilginç tarafı ise,  Sultan Abdulaziz ve 2. Abdulhamit zamanında saray fotoğrafçılığı yapan Abdullah Freres tarafından çekilmesidir.






18 Mart 2017 Cumartesi

18 Mart Canakkale Zaferi

Nusret Mayın Gemisi


Saygı olsun bu çelik atlıların gök tuğuna,
Tuğu kaldırmış olan orduların başbuğuna.

Bir düşün başların üstünde kağanlık tuğunu,
Ruh duyar orda ölürken bile Türk olduğunu;

Ölümün zevkini bir süs gibi gönlünde taşır.
Dirilerden daha çok orda şehitler dolaşır.

Bu şehit ordusu varken kuramaz kimse pusu,
Yurt için kan dökülür orda denizler dolusu.

Çanakkale'de şehit düşen ve gazi olan tüm kahramanlarımızın ruhları şad olsun.

#18mart #canakkale #gelibolu #gallipoli #war #zafer

3 Ocak 2017 Salı

Üsküdar 1890'lar

Üsküdar 1890

1890 yılında İstanbul'da çekilen birçok resim "Detroit Publishing Company" şirketi tarafından renklendirilmiştir.

Bugün bu resimler Library of Congress kütüphanesinde bulunmaktadır.

Title
[Mosque and street, Scutari, Constantinople, Turkey]

Created / Published
[between ca. 1890 and ca. 1900].

Subject Headings
-  Turkey--Istanbul

Format Headings
Photochrom prints--Color--1890-1900.

Notes
-  Title from the Detroit Publishing Co., Catalogue J foreign section, Detroit, Mich. : Detroit Publishing Company, 1905.
-  Print no. "6041".


30 Aralık 2016 Cuma

Halide Edib Hayatı ve Resimleri - Vatanım Sensin

Halide Edib at binerken 1920

Halide Edib Adıvar Kimdir?

Popüler kültürde Vatanım Sensin dizisiyle tekrar hatırlanan Halide Edib Adıvar 1882 yılında doğdu ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Türk kadının bağımsızlık sembollerinden birisi oldu.

Mustafa Kemal Paşa Halide Edib ile Gebzede

1893-1894 yıllarında Üsküdar Amerikan Kız kolejine başladı. İngilizce'ye hakim olan Halide Edib, ilk çevirisini 1897'de yayınladı. 1899 yılında koleje tekrar devam etti.

Halide Edib Uçağın Önünde

1900'lerin ünlü matematikçisi Salih Zeki Bey ile evlendi.  Eşi rasathane müdürü oluğu için evleri hep rasathane içinde oldu ve bu yaşam ona sıkıcı geldi. 1901 yılında Amerikan Kız Kolejini bitiren ilk Türk kızı oldu.  1903 yılında ilk oğlu Ayetullah, bundan on altı ay sonra da ikinci oğlu Hasan Hikmetullah Togo dünyaya geldi. 1905 yılında gerçekleşen Japon-Rus savaşında batı uygarlığının bir parçası sayılan Rusya'yı Japonların yenmesinin verdiği sevinçle oğluna Japon Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Togo Heihachiro'nun ismini vermiştir.

Halide Edib Adıvar

İlk yazıları 1908 yılında Tanin'de yayınlanmaya başlandı. Yazılarında Halide Salih ismini kullandı.

Halide Salih imzası

Halide Edib 1917 yılında, aile doktoru olan Doktor Adnan Adıvar ile kendisi Suriye'de iken babasının vekaletiyle evlendi.

Halide Edib ve Adnan Adıvar

Mor Salkımlı Ev adlı eserinde anılarını anlattı.

Halide Edib ve Babası Üsküdar'da bahçelerinde

1921 yılında Kurtuluş Savaşı'ndaki durumundan ötürü Onbaşı unvanını aldı.


Onbaşı Halide Edib Adıvar

9 Ocak 1964'te vefat eden Halide Edib Adıvar, İstanbul Merkez Efendi Mezarlığına defnedildi.

Halide Edib İzmir Şiiri için tıklayınız.

26 Aralık 2016 Pazartesi

Nuruosmaniye Cami Girişi Tarihi Resim

Nuruosmaniye Cami Girişi

Nuruosmaniye Camii, İstanbul'da inşa edilmiş ilk barok özellikli camidir. Çemberlitaş semtinde, Kapalıçarşı girişinde yer alır. 1748-1755 yıllarında inşa edilmiştir.

Batılılaşma eğilimlerinin mimaride ortaya çıkmaya başladığı bir devirde ortaya çıkan camii ve külliyesi, Osmanlı mimarisinde bir dönüm noktası sayılmaktadır.

Cami'nin yer aldığı alanda daha önce Osmanlı şeyhülislamlarından Hoca Sadettin Efendi’nin eşi Fatma Hatun’un mescidi bulunmaktaydı. Fatma Hatun Mescidi yıkılmaya yüz tutunca I. Mahmut’un emri ile yerine camii inşaatı başladı; Mustafa Ağa ve yardımcısı Simon Kalfa (Mimar Simeon) tarafından gerçekleştirilen inşaat; I. Mahmut’un ölümünden sonra üç yıllık saltanat süren kardeşi III. Osman zamanında “Nur-u Osmani” (Osmanlı’nın Nuru) adıyla tamamlandı. Adını, padişah III. Osman’dan ve caminin içindeki ışıktan aldığı söylenir.

Cami ile birlikte medrese, imarethane, kütüphane, türbe, çeşme ve sebilden oluşan bir külliye inşa edilmiştir. Çevresindeki birkaç dükkan da külliyeye dahildir. Barok sanatının etkisi kütüphane, türbe, çeşme ve sebilde de görülmektedir. ( wikipedia )

28 Ekim 2016 Cuma

Osmanlı Fotoğrafçıları - Abdullah Freres

Galata Köprüsü 1890'lar

Abdullah Freres ( biraderler ), Ermeni asıllı Osmanlı saray fotoğrafçılarıdır. Stüdyoları 1858 ve 1899 yılları arasında faal durumda olmuştur. Abdullah Freres ; Vichen ( 1820-1902), Hovsep (1830-1908) ve Kevork Abdullah (1839-1918) isminde 3 kardeştirler. İstanbul’un yanı sıra İzmir ve Kahire’de birçok resimleri mevcuttur.

Ayasofya 1880'ler


Abdullah freres 1862 yılında Sultan Abdulaziz tarafından saray fotoğrafçısı olarak seçildi. Bu görevlerine Sultan Abdulhamit zamanında da devam ettiler. Bu vesile ile Abdullah Freres, fotoğraflarında hünkar tuğrası kullanmaya hak kazandılar.

Abdullah Freres II. Abdulhamit Tuğrası


Sultan Abdulaziz’in aşağıdaki resmi Abdullah Freres tarafından çekilmiştir.

Sultan Abdulaziz 1860'lar


Abdullah Freres, saray fotoğrafçısı oldukları dönemde Sultan II. Abdulhamit tarafından Osmanlı Devleti’nin fotoğraflarını çekmekle de görevlendirildiler. Bu fotoğraflar 1893 yılında Chicago’da düzenlenen “World’s Columbian Exposition” fotoğraf sergisine gönderilmiştir. Fotoğraflar daha sonra Sultan II. Abdulhamit tarafından “Library of Congress” (Kongre Kütüphanesi) ‘ ne hediye edilmiştir.

Sultanahmet Cami 1880'ler

Abdullah Freres, 1899 yılında stüdyolarını ve koleksiyonlarını  Sébah&Joaillier’e sattı. Bu satıştan sonra  Sebah&Joaillier, Abdullah freres resimlerinin arkasına kendi imzasını koymaya başladı. Bu yüzden bazı resimlerin kime ait olduğu konusunda ihtilafa düşüldü.

Osmanlı dönemi fotoğrafçıları
  • Abdullah Frères
  • Mihran İranian
  • James Robertson
  • Pascal Sébah
  • Cosmi Sébah
  • Rubellin
  • Basile (Vasili) Kargopoulo
  • Sébah&Joaillier
  • Fahrettin Türkkan Paşa
  • Gülmez Frères
  • Abdullah Frères Filz
  • Ali Sami Aközer
  • Bahaettin Rahmi Bediz
  • American Colony
  • Garabet Amirayan
  • Nicolai Andriomenos
  • Apollon
  • Ali Sami Bahriyeli 
  • Guillaume Berggren, 
  • Bonfils Family
  • Cacouli Frères
  • Caracachian
  • Dildilian Brothers
  • D. Joseph
  • Donatossian
  • Tancrède R. Dumas
  • Ebüzziyalar
  • Ali Enis Oza
  • L. Fiorillo
  • İ. Heyman
  • V. Hissarlian
  • Kilburn
  • Arif Hikmet Koyunoğlu
  • F.W. Krabov
  • Franz Laforest
  • L'Aigle
  • G. K. Lekegian
  • Y. Nalbandian
  • Papazyan Frères
  • Parnasse
  • Othmar Pferschy
  • Phébus
  • Ali Sakib
  • Th. Servanis
  • Servili Ahmed Emin
  • Simon
  • Tchamlidjan
  • Hayri T. Tolgay, 
  • Theodore Vafiadis
  • Jean Weinberg
  • Zangaki

25 Ekim 2016 Salı

Osmanlı Fotoğrafçıları - Mihran Iranian

Seraskerat Kapısı 1900 

Osmanlı Fotoğrafçılarından Mihran Iranian’ın hayatı ve kariyeri hakkında maalesef elimizde çok fazla bilgi yok.  Ermeni  siyasi ve kültürünün yoğun olarak yaşandığı İstanbul Pera’da ( Beyoğlu) 1891 yılında stüdyosunu açtı. Iranian, 1895 yılında fotoğrafçı Gugasyan ile ortaklık girişiminde bulundu. 1900’lere gelindiğinde imzasının bulunduğu resimlerinde yeniçağa ayak uyduramadığı için işleri kötü gitmeye başladı.  Bu yüzden Iranian fotoğrafları, dönemin Osmanlı fotoğrafçıları arasında en nadir bulunan fotoğraflardır. Yaklaşık 300 fotoğraftan daha azı günümüze ulaşmıştır.

Sultanahmet Cami 1890'lar


Mihran Iranian’ın fotoğraflarının ana teması İstanbul resimleriydi. Özellikle kullandığı yüksek hızlı fotoğraf çekim tekniği sayesinde, şehrin koşuşturmasını ve telaşını anlatan birçok resmi bulunmaktadır. Gündelik hayatla iç içe olan bu fotoğraflar, devrinin diğer fotoğrafçılarına göre olağan üstü bir gerçeklik sunmuştur.

Beyazıt Cami Avlusu

Sebah & Joalier yada Guillame Berggren fotoğraflarında olduğu gibi Mihran Iranian fotoğraflarının da en önemli hedefi; olabildiğince temiz ve mükemmel bir şekilde dengelenmiş bir kompozisyon sunmaktı. Fotoğraflarını sokaktaki insanlardan habersizce çektiği için, anlık duyguları resimlerinde çok güzel yansıtmıştır.

Nusretiye Cami ve Müşirlik Dairesi 1800'ler


Iranian fotoğraflarına duygusal gücü veren, onun melankolik duygusuydu. Belki de bu yüzden ticari olarak fotoğrafçılıkta başarılı olamamıştı.

Osmanlı Fotoğrafçıları ve Osmanlı Saray Fotoğrafçıları;


  • Abdullah Frères
  • Mihran İranian
  • James Robertson
  • Pascal Sébah
  • Cosmi Sébah
  • Rubellin
  • Basile (Vasili) Kargopoulo
  • Sébah&Joaillier
  • Fahrettin Türkkan Paşa
  • Gülmez Frères
  • Abdullah Frères Filz
  • Ali Sami Aközer
  • Bahaettin Rahmi Bediz
  • American Colony
  • Garabet Amirayan
  • Nicolai Andriomenos
  • Apollon
  • Ali Sami Bahriyeli 
  • Guillaume Berggren, 
  • Bonfils Family
  • Cacouli Frères
  • Caracachian
  • Dildilian Brothers
  • D. Joseph
  • Donatossian
  • Tancrède R. Dumas
  • Ebüzziyalar
  • Ali Enis Oza
  • L. Fiorillo
  • İ. Heyman
  • V. Hissarlian
  • Kilburn
  • Arif Hikmet Koyunoğlu
  • F.W. Krabov
  • Franz Laforest
  • L'Aigle
  • G. K. Lekegian
  • Y. Nalbandian
  • Papazyan Frères
  • Parnasse
  • Othmar Pferschy
  • Phébus
  • Ali Sakib
  • Th. Servanis
  • Servili Ahmed Emin
  • Simon
  • Tchamlidjan
  • Hayri T. Tolgay, 
  • Theodore Vafiadis
  • Jean Weinberg
  • Zangaki

13 Ekim 2016 Perşembe

Yıldız Sarayı ve Selamlık

Yıldız sarayında padişahı beklerken

Abdullah Freres tarafından çekilmiş resimlerde, Yıldız Sarayında Padişah II. Abdulhamit'in selamlık için çıkması bekleniyor.

Yıldız sarayı ve selamlık

Daha sonra Yıldız Hamidiye Cami etrafında selamlık için askerler yerini alıyor ve tören başlıyor.

Yıldız sarayı hamidiye cami





12 Ekim 2016 Çarşamba

Beyazıt Cami ve Seraskerat Kapısı

Beyazıt Cami 1872


1872 yılı Beyazıt Cami ve Seraskerat ( İstanbul Üniversitesi Kapısı ). Resmin kim tarafından çekildiği tam olarak bilinmiyor maalesef.

Osmanlı'da Seraskerat, şuanki Genelkurmay ile aynı görevi yapıyordu. Bu yüzden Seraskerat binası için de ordu karargahı diyebiliriz.

Osmanlı saray fotoğrafçılarından olan Abdullah Freres tarafından çekilmiş aşağıdaki fotoğraflarda Seraskerat binasını her iki açıdan da rahatça görebiliriz.

Beyazıt kulesi Beyazit cami ve seraskerat
Seraskerat binasının arkasında Süleymaniye Cami görünüyor.

Beyazıt Kulesi ve Seraskerat Binası



Beyazıt Cami'sinin bulunduğu yeri aşağıdaki haritadan görebilirsiniz.


11 Ekim 2016 Salı

10 Ekim 2016 Pazartesi

Sirkeci İskelesinden Galata Manzarası 1880 yılı - Abdullah Freres Serisi -1

Sirkeci İskelesinden Galata Manzarası

Abdullah biraderler veya bilinen isimleriyle Abdullah Freres, Sultan Abdulaziz tarafından saray fotoğrafçılığı görevine seçilirler.

Resimde üst tarafta Osmanlı alfabesiyle " Sirkeci iskelesinden Galatanın görünüşü " yazmaktadır.

Resmin 1880 ve 1893 yılları arasında çekildiği tahmin edilmektedir.

26 Eylül 2016 Pazartesi

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Beyazıt Kulesi

Beyazıt Kulesi ve Meydanı 1890

Beyazıt Meydanı, Cami ve çevresi yüzyıllardır bir çok fotoğrafçının uğrak yeri olmuştur. Çok nadir bulunan 1890 yılına ait renklendirilmiş bu fotoğrafta bunlardan biridir.



Beyazıt Kulesi

Beyazıt Kulesi, yangınları gözetlemek ve haber vermek amacıyla İstanbul'un Beyazıt semtinde ilk olarak 1749 yılında ahşap olarak inşa edilen 85 metre yüksekliğinde kule. Gözetleme yerine kadar çıkan merdivenler 180 basamaktan ibarettir.

Başlangıçta ahşap olarak inşa edildi. 1756'daki Cibali yangınında yandı. 1826'da yeniden yapılan kule yeniçeri ayaklanmasında tekrar yandı. Kule üçünçü kez Sultan II.Mahmut zamanında, 1828 yılında Senekerim Balyan'ın mimarlığı altında tekrar yapıldı. ( kaynak : wikipedi )




Beyazıt Kulesinin üzerinde II. Mahmut tuğralı bir kitabe bulunmaktadır. Kitabeyi, Yesarizade Mustafa İzzet Efendi yazmıştır.

Hak bu kim Sultan Mahmut'un Saray-ı şevket'e
Bir naziri gelmemiştir olalı Dünya bina
Bani-i endişesi tecdid kıldı devletin
Köhne bünyan-ı cihanı etmede hala bina
Eyleyüp Eski Saray'ın Bab-ı Serasker o şah
Nev be nev yapmakta anda bir nice bina
Emredip Serasker-i Sabık Hüseyin Gazi'ye
Buldu bu Kaf-ı şeca'at kulle-i ra'na bina
Eyleyüp Serasker-i lahık nezaret hüsnüne
Anı ma'na eyledi güya iki paşa bina
Revzen-i eflakden baktıkça zir-i payine
Kaldı kendi kaddine hayrette bu bala bina
Olmasa zerrin külahı asumana münteha
Arz eder mi zer alemle kevkeb-i zehra bina
Dar-ı mülkü etmesin bu kulleyle muhtaç Hakk
Ziynet içün etmiş olsun şah-ı mülk-ara bina
Kulle-i eflaki durdukça o şah eylesin
Zirve-i çarha esas-ı şevketin Mevla bina
Sanki tak-ı çarha yazdım 'İzzeta tarihim
Kıldı Han-ı Mahmut-ı 'Adli kulle-i vala bina
1244 (1829) Harrerehu
El-fakir el-'abd e'd-da'i


Saray fotoğrafçılarından Abdullah Freres imzalı bu  resimde  kulenin etrafının  o dönemde açık olduğu görülmektedir.

Beyazıt Kulesi ve Meydanı

Aşağıdaki iki tarihi fotoğrafta, kulenin Süleymaniye Cami tarafından çekilmiş hemde Beyazıt Cami tarafından çekişmiş resimlerini görebiliriz.


Beyazıt Kulesi ve Süleymaniye


Bu resimde ise kule tam ters istikametten fotoğrafa alınmış. Seraskerat binası ve Beyazıt Cami görünmekte.


Beyazıt Kulesi ve Beyazıt Cami

Son olarak bu resimde Beyazıt Cami ve İstanbul manzarasını, 1880'lerde Beyazıt Kulesinden çekilmiş çok güzel bir fotoğrafla görüyoruz.


Beyazıt Cami 1880'ler


Beyazıt Kulesi nerededir? Beyazıt Kulesine nasıl gidilir?

Kulenin bulunduğu yeri aşağıdaki haritadan görebilirsiniz.