22 Aralık 2016 Perşembe

Modernleşme Döneminde Osmanlı Tarih Yazıcılığı

Modernleşme Döneminde Osmanlı Tarih Yazıcılığı

 
            Modernleşme Döneminde Osmanlı Tarih Yazıcılığı

Osmanlı tarihi İslam tarihinin devamıdır. Sebep-Sonuç ve disiplinler arası tarih yazımı ancak 19. yüzyılda başladı.

12. yüzyılda kurulan matbaa ve Tercüme heyeti gibi önemli gelişmeler tarih gelişiminde değişimi beraberinde getirdi. Avrupa ile yoğunlaşan diplomatik ilişkiler ve oraya giden diplomatlar tespit ve gözlemlerini yazmış ve yeni bir sefaretname yazıcılığını da beraberinde getirşmişti.

17. yüzyılda oluşturulan vakanüvis, kurum merkez teşkilatlarına bağlı resmi bir devlet tarihçiliğin oluşumunda önemli bir rol oynamıştı. Vakanüvisler devlet merkezli olayları ilgilendiren konuları tespit ederek ve günümüzün tarih araştırmalarında değerli eserler sundular. Vakanüvislerin en iyi örneklerinden birisi Şerizadedir. Ahmet Cevdet Paşa’nın 12 ciltlik Tarih-i Cevdeti eserini kaleme almıştır. Şerizade sadece olayları değil aynı zamanda Avrupa parlamentosu, şehirler, sigorta karantina sistemini kaleme aldı. Yazılı kaynakların tarihteki önemi ve tarih araştırmalarında gerçeğe ulaşmak için haritaların toplanması gerekir. Cevdet Paşa Tezakiri Maruzat eserinde olayları tenkitler bir acıdan analiz etmiştir. Tarih-i Cevdeti, Osmanlı Tarihinde en büyük başarısından biridir. Bu eserde tarihi olaylar tenkit edilmiş, değişik yöntemler kullanılmış, analizler yapılmıştır.

Tarih-i Cevdet İlk Sayfası
Tanzimat'la birlikte Osmanlı müverrihler tarihe bakışı yavaş yavaş değişmeye başladı. Tanzimat fermanından sonra eski usulde tarihi eserler tertip edilmiş diğer yandan Avrupa usulünden ilham alınarak tamamen modern tarzda eserler yazılmıştır. Osmanlı’da, Fransız ve İngiliz aydınlarının düşünceleri öğrenilmiştir. Daha sonra kurulan Encümeni Danış, Osmanlı tarih yazımı için hayati önem taşımaktadır. Bu kurumda Osmanlı Tarihi Avrupa Tarihinin bir parçası haline gelmiştir. Encümeni Danış kurumunu, Ahmet Cevdet ve Hayrullah Efendi tarihlerine kadar götürebiliriz. Türk Tarihi içinde ilk defa Batı kaynaklarına başvuran Hayrullah Efendi, eserinde dünya tarihi ile ilgili bilgiler vermiştir. Tarafsız bir eserdir. Ahmed Refik Dede ise Osmanlı tarihini yeni yakalamış hem de bilimsel Türkçülüğün kurucularından birisi olmuştur. Ayrıca daha sonra bu kitap mekteplerde dahi okutulmuştur.

19. yüzyıl, Avrupa’da siyasal ve toplumsal durum tarihi yazımında belirleyici rol aldı. Devrimlerle birlikte millet kavramı ile birlikte tarih yazımı dünyanın birçok yerinde milletleşme sürecine eklenerek gelişmiştir. Osmanlı ve Tanzimat Tarih yazıcılığı Osmanlıcılık siyaseti olmuştur. Buradaki tarih yazımı devletin dağılımını önlemek için din ve mezhep ayırımı gözetmeden siyasi ve hukuki acıdan eşit bir toplum meydana getirmek amaçlamıştır. Modern tarih yazımı 19. yüzyılda gelişmiş, Avrupa ideolojisinden  ilham alınarak yazılar kitaplaştırılmıştı. Osmanlı aydınları devletin çöküşlerini kurtarmak için Osmanlı milliyetçi tesisiyle olacağına inanmışlardır. Yeni anlamda Osmanlı milletini oluşturmak istemişlerdir. Bunlardan en önemli örnek ise Namık Kemaldir. Çökmeye yüz tutmuş devlete yeni bir ruh vermek ve topluma çağdaş bir düşünce yapısına kavuşturmayı amaçlamıştır. Eserinde ‘miletperestlik’ ve ‘vatanseverlik’ duygularından bahsetmiştir. Tanzimat döneminde en çok eser bırakanlardan biri de Mithat Efendi’dir. Osmanlıcılık fikrini ön planda tutmuş eserinde ‘romantik’ ve ‘pragmatik’ duygulara hakim olamamıştır.

Vatan Yahur Silistre İlk Sayfası
1860’lardan sonra Tarih yazıcılığında ideoloji olarak ‘Türkiye Türklerindir’ hakim olmaya başladı. İslam ilimlerine ve dillerine vakıf birçok âlim matbaanın inkişafına rağmen Arap ve İran tarihlerine atıf ve çeviriler yapılmamıştır.

Ancak 1908’den sonra tercüme hız kazanmaya başlamıştı. 19. yüzyıl edebi ve tarihi çeviriler kaynak olarak Avrupa ve Fransa’ya dayanmaktadır. Tanzimat’la birlikte dilde sadeleşme başladı. Osmanlı Tarih yazıcılığı 19. yüzyıl ortalarından itibaren bilimsel tarihçilik için şart olan yan dalların da gelişmesine tanık oldu. Sosyoloji, Nümizmatik gibi alanlarda çalışmalar yapılmaya başlanıldı. Şemsettin Sami, Tarih ve Coğrafya bilgilerini derledi. Biyografik tarih yazıcılığı gelişti. Bu alanda en kapsamlı eser ise Mehmed Süreyya tarafından kaleme alınan Sicili Osmani'dir.


19. yüzyılda tarih yazıcılığı için yeni kaynak türleri olarak Salname’ler oluşmaya başladı. Çünkü hatıralardan oluşan Salname’ler önemli bir kaynak niteliğini taşımaya başlamıştı. Ancak Osmanlı Tarih yazıcılığı sorunlarından biride çoğu kere eserlerin müellifleri bulunmaması ve buna mukabil istinsah edilmiş nüshalarda, cümle, ifade farklılığı oluşuyordu. Diğer tarafta Osmanlı tarihini çok azını bilimsel usullere tenkitçi metin hazırlanmış. Tüm Bunlara rağmen 19. yüzyıl Osmanlı Tarihçilerinde geleneksel tarih ve hikaye anlayışı güçlü biçimde devam etmektedir
                                                                                   (yazar: Emin Yadigarov)

-
-