Modernleşme Döneminde Osmanlı Tarih Yazıcılığı |
Osmanlı
tarihi İslam tarihinin devamıdır. Sebep-Sonuç ve disiplinler arası tarih yazımı
ancak 19. yüzyılda başladı.
12.
yüzyılda kurulan matbaa ve Tercüme heyeti gibi önemli gelişmeler tarih
gelişiminde değişimi beraberinde getirdi. Avrupa ile yoğunlaşan diplomatik
ilişkiler ve oraya giden diplomatlar tespit ve gözlemlerini yazmış ve
yeni bir sefaretname yazıcılığını da beraberinde getirşmişti.
17.
yüzyılda oluşturulan vakanüvis, kurum merkez teşkilatlarına bağlı resmi bir
devlet tarihçiliğin oluşumunda önemli bir rol oynamıştı. Vakanüvisler devlet merkezli
olayları ilgilendiren konuları tespit ederek ve günümüzün tarih
araştırmalarında değerli eserler sundular. Vakanüvislerin en iyi örneklerinden birisi
Şerizadedir. Ahmet Cevdet Paşa’nın 12 ciltlik Tarih-i Cevdeti eserini kaleme
almıştır. Şerizade sadece olayları değil aynı zamanda Avrupa parlamentosu,
şehirler, sigorta karantina sistemini kaleme aldı. Yazılı kaynakların tarihteki
önemi ve tarih araştırmalarında gerçeğe ulaşmak için haritaların toplanması
gerekir. Cevdet Paşa Tezakiri Maruzat eserinde olayları tenkitler bir acıdan
analiz etmiştir. Tarih-i Cevdeti, Osmanlı Tarihinde en büyük başarısından
biridir. Bu eserde tarihi olaylar tenkit edilmiş, değişik yöntemler kullanılmış,
analizler yapılmıştır.
Tarih-i Cevdet İlk Sayfası |
Tanzimat'la
birlikte Osmanlı müverrihler tarihe bakışı yavaş yavaş değişmeye başladı. Tanzimat
fermanından sonra eski usulde tarihi eserler tertip edilmiş diğer yandan Avrupa
usulünden ilham alınarak tamamen modern tarzda eserler yazılmıştır. Osmanlı’da,
Fransız ve İngiliz aydınlarının düşünceleri öğrenilmiştir. Daha sonra kurulan
Encümeni Danış, Osmanlı tarih yazımı için hayati önem taşımaktadır. Bu kurumda
Osmanlı Tarihi Avrupa Tarihinin bir parçası haline gelmiştir. Encümeni Danış
kurumunu, Ahmet Cevdet ve Hayrullah Efendi tarihlerine kadar götürebiliriz.
Türk Tarihi içinde ilk defa Batı kaynaklarına başvuran Hayrullah Efendi,
eserinde dünya tarihi ile ilgili bilgiler vermiştir. Tarafsız bir eserdir.
Ahmed Refik Dede ise Osmanlı tarihini yeni yakalamış hem de bilimsel
Türkçülüğün kurucularından birisi olmuştur. Ayrıca daha sonra bu kitap mekteplerde
dahi okutulmuştur.
19.
yüzyıl, Avrupa’da siyasal ve toplumsal durum tarihi yazımında belirleyici rol aldı.
Devrimlerle birlikte millet kavramı ile birlikte tarih yazımı dünyanın birçok
yerinde milletleşme sürecine eklenerek gelişmiştir. Osmanlı ve Tanzimat Tarih
yazıcılığı Osmanlıcılık siyaseti olmuştur. Buradaki tarih yazımı devletin
dağılımını önlemek için din ve mezhep ayırımı gözetmeden siyasi ve hukuki
acıdan eşit bir toplum meydana getirmek amaçlamıştır. Modern tarih yazımı 19.
yüzyılda gelişmiş, Avrupa ideolojisinden
ilham alınarak yazılar kitaplaştırılmıştı. Osmanlı aydınları devletin çöküşlerini
kurtarmak için Osmanlı milliyetçi tesisiyle olacağına inanmışlardır. Yeni
anlamda Osmanlı milletini oluşturmak istemişlerdir. Bunlardan en önemli örnek
ise Namık Kemaldir. Çökmeye yüz tutmuş devlete yeni bir ruh vermek ve topluma
çağdaş bir düşünce yapısına kavuşturmayı amaçlamıştır. Eserinde
‘miletperestlik’ ve ‘vatanseverlik’ duygularından bahsetmiştir. Tanzimat
döneminde en çok eser bırakanlardan biri de Mithat Efendi’dir. Osmanlıcılık
fikrini ön planda tutmuş eserinde ‘romantik’ ve ‘pragmatik’ duygulara hakim
olamamıştır.
Vatan Yahur Silistre İlk Sayfası |
1860’lardan
sonra Tarih yazıcılığında ideoloji olarak ‘Türkiye Türklerindir’ hakim olmaya
başladı. İslam ilimlerine ve dillerine vakıf birçok âlim matbaanın inkişafına
rağmen Arap ve İran tarihlerine atıf ve çeviriler yapılmamıştır.
Ancak
1908’den sonra tercüme hız kazanmaya başlamıştı. 19. yüzyıl edebi ve tarihi
çeviriler kaynak olarak Avrupa ve Fransa’ya dayanmaktadır. Tanzimat’la birlikte
dilde sadeleşme başladı. Osmanlı Tarih yazıcılığı 19. yüzyıl ortalarından
itibaren bilimsel tarihçilik için şart olan yan dalların da gelişmesine tanık
oldu. Sosyoloji, Nümizmatik gibi alanlarda çalışmalar yapılmaya başlanıldı.
Şemsettin Sami, Tarih ve Coğrafya bilgilerini derledi. Biyografik tarih yazıcılığı
gelişti. Bu alanda en kapsamlı eser ise Mehmed Süreyya tarafından kaleme alınan Sicili
Osmani'dir.
19.
yüzyılda tarih yazıcılığı için yeni kaynak türleri olarak Salname’ler oluşmaya
başladı. Çünkü hatıralardan oluşan Salname’ler önemli bir kaynak niteliğini
taşımaya başlamıştı. Ancak Osmanlı Tarih yazıcılığı sorunlarından biride çoğu
kere eserlerin müellifleri bulunmaması ve buna mukabil istinsah edilmiş
nüshalarda, cümle, ifade farklılığı oluşuyordu. Diğer tarafta Osmanlı tarihini çok
azını bilimsel usullere tenkitçi metin hazırlanmış. Tüm Bunlara rağmen 19.
yüzyıl Osmanlı Tarihçilerinde geleneksel tarih ve hikaye anlayışı güçlü biçimde
devam etmektedir
(yazar: Emin Yadigarov)